4 Mayıs 2017 Perşembe

Fransa Colmar - Alsace

Fransa Colmar - Alsace


Eguisheim 


Arabamızı teslim aldıktan sonra İsviçre sınırına yakın Saint Louis şehri yakınlarında Fransa'nın en güzel köyü seçilen Eguisheim köyüne gittik. Tertemiz bir köy, her detayına emek harcanmış şirin, kırmızı, sarı, yeşil renkli ahşap evler 🏡.  

Turistik bir belde olması günlük yaşantının olmadığı anlamına gelmiyor. Postacıların, okulların, çiftçilerin bulunduğu yaşayan bir köy. Mantar merakınız varsa burada bir mağaza da mantarın tuşusu, konservesi ve mantarla yapılan pek çok ürün bulmanız mümkün zaten girişinde ki mantar 🍄 figürleri sizi kendine çekecektir.  


Seri bir yürüyüşle köyün tamamı 1 saatte gezilebilir. Biscuiterie du Chateau Pastanesindeki tatlı kız zayıf İngilizcesi ile bize portakal 🍊 kokulu kurabiyelerinden ikram etti. 



 




Tabii hemen yememiz mümkün değil. Tek tek alkol var mı, domuz katkı maddesi var mı (Dikkat alkollü kurabiyeler de vardı-likörlü) anlaşmamız zor da olsa şükür yiyebileceğimiz kurabiyelerden yanımıza aldık. Son olarak hatıra bir kaç eşya bakarken kapıda yemek servislerine basılmış nehir kenarında çiçeklerle donatılmış evlerin resimlerini gördük. Satıcı bayanın resimlerdeki yerin 10 dk uzaklıkta bulunan Colmar kasabası olduğunu söyleyince rotamızı Colmar'a doğru çevirdik. 

ColmarColmar Eguisheim köyünün ortasına nehir eklenmiş bir kasaba gibi düşünülebilir. Benim gibi su sever biriyseniz Colmar sokaklarında dolaşmaktan keyif alacağınızı garanti edebilirim. Nehirde Venedik'te ki gibi gondolla gezinti yapabilirsiniz. Biz burayı sonradan rotamıza eklediğimiz için fazla oyalanmadan Colmar'ı ardımızda bırakarak Basel'e doğru yola çıktık.


İsviçre - Bern


Bern 



Bern için masal şehri demek kesinlikle mübalağa olmayacaktır. Kendimi o kadar iyi hissettirdi ki akşam saati ve de oldukça yağmurlu bir hava olmasına rağmen bir an önce Bern sokaklarına kendimizi atmak istedik. İlk önce hava iyice kararmadan şehri tepeden görmek için Gurten Parka çıktık. (Maps:46.918097, 7.441466). Ancak yağmur  peşimizi bırakmadı. Burada  yağmurdan dolayı kısa bir süre dolaştıktan sonra şehre hareket ettik. Ancak yağmura aldırış etmeyen sevgili sportif Bern'lü kardeşlerimiz istiflerini bozmadan koşularına devam ediyorlardı. Gurten tepesinden iyice karanlık olmadan şehri gezmek üzere hareket ettik. 


Yokuş aşağı giderken manzaranın büyüsü ile aniden arabayı durdurup şehri seyre daldık. Bence Bern'ün güzelliğini görebileceğimiz en güzel yerdeydik. (Maps:46.946445, 7.459692) Burası taş köprüyü, nehri, güzel evleri ve tepe de katedrali de gören bir seyir tepesi adeta. Aracımızı manzarayı izlediğimiz yerde bırakıp bir kaç fotoğraf çekmek niyetindeydik, ancak şehrin güzellikleri bizi tam anlamıyla içine çekti. 









Taş köprü üzerinden şehre giriş yaptık. 



Aşağıda görünen evlerin şapkaya benzeyen kıvrık çatıları bizi Peter Pan'ın serüvenine sokmuş gibiydi. 



Parlamento binasına doğru yürüyüşümüzü sürdürdük . Ana caddenin tam ortasından  oldukça estetik tasarlanmış bir kanaldan gelen su sesleri ile yol aldık. Birkaç fotoğraf çekip çıkmaya niyetlendiğimiz şehirde  2 -3 saat yürümüştük bile. Yol üzerinde çeşmeler, tarihi dokusu bozulmamış bakımlı binalar (estetiği ve göz zevkini bozan tek bir mimari yapı yoktu) ışıkları açık ama kapalı dükkanlar yürüyüşümüzde bize eşlik etti. 




Yer üstünde bu kadar güzellik varken girişleri mahzeni andıran bodrum katlarda barlara ve kumarhanelere tıkılmış insanlar bizi şaşırtmadı değil. Einstein'ın 1903-1905 yılları arasında ailesi ile birlikte  kaldığı evi gördük ancak saatin geç olmasından dolayı içeri giremedik. 



Parlamento binasına gelmeden bir İsviçre klasiği olan devasa saat kulesi ile caddeyi bitirdik. Dönüşte yolun paralelinden giderek kadraja sığdırmakta güçlük çektiğimiz Katedralden sonra bu şehrin gündüzünü de görmek için planlarımızda değişiklik yapıp Bern de kalmaya karar verdik. Sabahın ilk saatlerinde şehir de kısa bir tur yaptıktan sonra Bern ile ilgili son noktamız olan Rosengarten doğru çıktık. 



Çıktık diyorum gerçekten burası da şehri oldukça yüksekten gören bir nokta. Rosengarten'a girdiğinizde gül kokuları burnumuza gelmeye başlıyor. Bu tepe de çocuk parkı, restoran ve çiçek bahçelerini görmeniz mümkün. Çocuk parkında bulunan satranç, dama ve bilmediğimiz bir kaç oyuna ait büyük ebatlı oyun taşları (ahşaptan yapılmış 50-60 cm büyüklüğünde) parkı eğlenceli hale getiriyordu. Son olarak mühendislik harikası umumi tuvaletlerinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Mühendislik harikası diyorum çünkü her detayı fonksiyonel  estetik şekilde tasarlanmış. Şimdi sırada Lozan...

3 Mayıs 2017 Çarşamba

İsviçre Gezisi

Zürih 


Doğallık ve zarafeti bir arada bulunduran bir kent. Sularında huzuru bulduğum, bahçelerinde çocuk olduğum, mağazalarında fukaralığımızı yüzümüze vuran :) temizliğine şapka çıkardığım bir şehir. Nüfusu oldukça az. Issızlığından ötürü göç almaya ihtiyacı olan bir kent. Bu kadar güzelliğin yanında barlara, kafelere tıkılmış bir toplum. Alışveriş yapacaksanız şehirde Lidl ve de Migroslar var, bu marketler diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça pahalı, ama ucuz alışveriş burada var.  

Victorinox bıçakları çok ünlü. Ülkemiz de oldukça yüksek fiyatlara satılan bu bıçakları Migros'tan yarı fiyatına aldık (Kampanya vardı :) ).  Birçok mağaza 17:00 gibi kapanıyor. Şaşılacak şekilde en ünlü çikolata mağazası Sprüngli (Maps:47.369482, 8.539288) 18:00 da kapanıyor. Gözlerime inanamadım. Bir akşam gezmesin de rast gele bir merdivenden  indik ve benim gibi suyun kenarında yürümeyi seviyorsanız harika bir yer keşfettik. (Maps:47.373788,8.534080) 




Arboretum

Bisiklet kiralayıp şehri turlayabilirsiniz.  

Peki kalitenin düştüğü sokaklar yok mu? Biz rastladık maalesef. Fiziksel anlamda kent güzelliğini kaybetmese de, göçmenlerin bulunduğu bölgelerde aleni fuhuş pazarlığının yapıldığını da gördük.  

Birçok uluslararası kuruluşun merkezi de Zürih'te. (Fifa gibi) 

Şehir merkezine Tren ya da tramvay ile gidilebilir, biz treni seçtik. (10-12 Numaralı tramvaylar geçiyor, ancak durak biraz uzakta, 1.3 km)  

Rezervasyon yaptırdığımız otel mesajla içeri giriş kodu vererek oda anahtarımızı almamızı sağladı. Çok tuhaf gelmesine rağmen gayet başarılı, resepsiyon yok ancak pırıl pırıl bir otel de kaldık. Eşyalarımızı otele bırakıp hemen şehri turlamaya başladık.  
Uçakta karşılaştığımız Murat amcanın tavsiyesi ile Zürih tren istasyonuna gittik. Görülmeye değerdi gerçekten.  Bize Zürih'i ve İsviçre'yi anlatırken sürekli "çok güzel, ama çok güzel" diyordu. Mübalağa sandık ama gerçekten çok güzel ama çok güzeldi. 😄😄😄 



Anneler ve engelliler için hayat kolaylaştırılmış durumda, kaldırımların yüksekliği yaklaşık 10-15 cm. Araç kullanırken yolda mı kaldırımda mı olduğunuzu bazen fark edemiyorsunuz :) Hiç trafik olmamasına rağmen, çok fazla ışık var ve sizi çıldırtabilir. Zürih sokakları sürekli kuş cıvıltılarının duyulduğu bir kent. Kuş sesleri günün ilk saatlerinde açtığımız camdan içeriye doluştular ki çok huzur vericiydi. 

Aşağıda çok keyif aldığımız birkaç noktayı eklemek istiyorum. Parkları oldukça temiz ve tenha ve bakımlı. 





  • Arboretum (Maps:47.362792, 8.536020) 
  • Rieter Park (Maps:47.357891, 8.530514) 
  • Kirche Enge (Maps:47.362521, 8.529877) 
  • Bahnhof Enge - Tren İstasyonu (Maps:47.364240, 8.531624) 
  • Bahnhofstrasse (Maps:47.371981, 8.538533) 



Planlama yaparken çok fazla şehre uğramak istiyorduk. Bunun için araç kiralama ya da tren ile dolaşmak arasında tercih yapmaya çalıştığımızda, zamanı kendimizin planlayacağı bir gezi yapmak için araç kiralamayı tercih ettik. 5 gece için 470 TL ödedik (https://www.easycar.com/en) ki oldukça uygun bir bedel. Aracı Budget firmasından kiraladık ancak, Budget in kendi sitesi üzerinden kiralamak istediğimizde daha yüksek bir bedel ile karşılaştık. Zürihte Otopark ücretleri yüksek, doğru yerlere park etmeniz önemli. Mavi, Beyaz ve  Sarı Park yerleri var. Araç kiralarken bilgi alabilirsiniz. 

İlk gün Basel üzerinden Eguisheim e gitmeyi planladık ve Fransa sınırını geçtik. Sınır geçişlerinden ürkenler için rahatlatıcı bir bilgi olsun, görevliler lütfedip kulübelerinden bile çıkmıyorlar. Geçişler çok rahat.

Eguisheim için tıklayınız.


Basel

Basel'e giriş yaparken tıpkı İsviçre'den Fransa'ya geçişte kontrol olmadığı gibi kontrolsüz şekilde giriş yaptık. Basel'in puslu havası şehri gezmekteki  heyecanımızı biraz düşürdü. Ren Nehri kenarında büyük, küçük ve orta köprülerinden geçerek nehir boyunca yürüdük. Rathaus (Municipio)Parlamento binasının bulunduğu cadde Safranbolu evlerini andıran bir görünüme sahip. Açıkçası havanın karanlığı ile şehir o kadar itici geldi ki gezmek istemedim. Bern'e doğru yola çıktık. 


Bern için tıklayınız.